13 Mart 2010 Cumartesi

Kendimce Saçmalamalar ya da Dengesiz Ruh Halleri

Uzun zamandır yüzünü göstermeyen güneş bugün yüzünü gösterdi. Tamam dün de vardı ama akşam üzeri birden bozdu. Aynen benim dengesiz ruh hallerim gibi. Güneşe çıkıyorum, güneşe dönüyorum yüzümü, kendimi değil de ruhumu ısıtıyorum. Güneşe Dön Yüzünü, Ayşe Kulin'in kitabıydı sanırım, hikayelerden oluşan. Ayşe Kulin'i sevmem ama o kitabı sevmiştim nedense. Bir de güneşe karşı işemek deyimi var da konumuzla uzaktan yakından alakası yok. Zaten bir konumuz da yok.
Dipten zirve yapmak ne muhteşem bir şeydir. Tarifi imkansız. Dipten kum çıkardım, şimdi kumları havaya saçıyorum.
Kıpır kıpır içim, ama nedeni yok. Evren bana mesaj yolluyor herhalde ama ben kapsama alanı dışındayım alamıyorum yolladığı mesajı. Anlayacağım dilde yollasın o da. Her şeyi de anlayamam ki.
Ya niye böyle oldum anlamıyorum. Kendimle konuşuyorum."Arasıra yapmak gerekir, delilik iyidir" dedi kendim bana. Herhalde cumartesi den. Cumartesi günlerini seviyorum. Çalışıyorum ama olsun. Cumartesi gecesi bana ait yarına dair kaygım olmadan Dostlarla görüşülecek sinemaya gidilecek. Ben gittim ama olsun dostlar için tekrar değer. Bir de Alice. Tim Burton için değer.
Pazarları sevmem. Temizlik, çamaşır, bulaşık gün bitti. Bir de sanırım çocukluktan beri süregelen Pazartesi sendromu. Ya arkadaş insan için okul hayatı boyunca,5 sene ilk okul, 3 sene ortaokul, 3 sene lise, 2 sene üniversite, toplam 13 sene boyunca sabahçı olur mu? Ben oldum şansa bak ki, üniversitede hiç sabahtan boş dersim yoktu. Sabah 2 saat dolu, ondan sonra 4 saat boş olan günlerim oldu. O yüzden gece 12 de yatıp öğlen 12 ye kadar uyuyan insanlara gıpta ile bakarım.
Bu hafta kabuğumdan sıyrılayım. Etkinliklere katılayım biraz. 262 live adındaki bar Soundtrack etkinliği yapacakmış. Filmleri seven adamın soundtrack etkinliğine gitmemesi de olmaz değil mi? Evet olmaz :)

1 yorum:

stuven dedi ki...

ehehehh bu ruh halleri mevsimsel.