9 Temmuz 2010 Cuma

Günlükten Notlar 8

*Uzun bir dipten sonra, sıçrayarak havalandım. Fazla sıçramış olmalıyım ki şu an zirveden yazıyorum. Zirveden merhaba
*10102010 tarihinde evlenmek isteyen varsa şimdiden vazgeçsin. Çünkü dolmuş tüm nikah daireleri, 11112011 e tarih alınmaya başlamış. Sordum 13132013 e kimse o tarihe istememiş, o gün boşmuş. O zaman evlenmeye karar verdim.
*Düğünleri sevmiyorum ya mümkün olursa kendi düğünüme de gitmeyecem. Hatta düğün bekleyen insanları daha fazla sevmiyorum."Hadi evlen artık ta düğün görelim, iki oynayalım". Sizi eğlendirmek için mi evlenecem ben. Oynamak istiyorsan bak fuarda açık artık, düğün salonları da ful, her hafta sonu en az 5 düğün oluyor. Git birinde oyna.
*Bir de düğünlerde zorla oynatırlar di mi? "Ölümü gör kalk abi""Biz biliyozda mı oynuyoz.""Hepimiz apaçiyiz"
*Bir akşam fuara gidip adrenalin salgılayalım dedi bir arkadaşım. Kamikazeye binecekmişiz, adrenalinin dibine vuracakmışız. Olur dedim ama tırsmıyor da değilim. Sonra düşündüm ben her gece adrenalin salgılıyorum zaten. Karıncalar (onlar birşey yapmıyor gerçi), yılanlar(Onu da ben görmedim) kapımın önünde görmüşler(belki beni kandırdılar, bilmiyorum), dün gece kertenkele vardı yatağımda, babası sandı beni herhalde. En son nefes alışverişler duyuyordum. Kimse inanmıyordu bana, teyzemin kızı da tasdikleyince, evimi korku tüneli olarak açmaya karar verdim. Full adrenalin
*Ben iyi ki düğün dedim. Arka sokakta düğün varmış. Sesi ancak duydum. Bir şarkı söylüyordu iğrenç sesli bir adam "çiçekçi kız bak banaaa, sarı lira vereceğim sanaaa" teyzem dediydi dedim kendi kendime bu şarkının bu sene düğünlerde çalacağını.
*Pek televizyon seyretmem. Ancak babamlara gittiğimde ya da misafirliğe gittiğimde televizyon açıksa feci halde gözüm takılıyor. "Sarı lira vereceğim ben sanaaa" şarkısını da teyzemlerde görmüştüm. Gönülçelendi herhalde ismi. Yalnız reklam hastasıyım. Küçük çocuklar gibi ekrana kilitlenip kalıyorum. Küçük çocukların da neden reklama taktıklarını anlamış değilim yıllarca. Sırf anlamak için seyrediyorum. Belki de büyümeyen bir çocuğum ben nerden belli.
*Fikret Hakan'ın "Joe Brico Masumdur" adlı kitabında bir hikaye var. Tam benim senaryolaştırmak istediğim hikayeydi. İzin mi almam gerekiyor acaba Fikret Hakan'dan. Benim kafamda dönüp duran hikayelerin ya da senaryolaştırmak istediklerimin başkası tarafından daha önce hikayesi yazılmış ya da filmi çekilmiş olması beni çok ama çok hüzünlendiriyor.
*Düğüne geri dönüyorum. Bugün bir haber okudum. Hangi şehir olduğunu unuttum. Yeri farketmez. Kınada takılan takıları kız tarafı, düğünde takılan takıları erkek tarafı alacakmış. Böyle anlaşmış aileler fakat takı töreninden hemen sonra ortalık karışmış. Koşarak takıları almak için damat ve gelinin odasına gitmişler ve taraflar birbirine girmiş. Takılan takıları niye paylaşılmış aileler arasında, damat ve geline ne kalacakmış anlamadım. Anlaşma da onların yani damat ve gelinin parmağı varmıymış onu da anlamadım. Tamamıyla saçma geldi. Takılan takıları neden vereyim ki? Sevmiyorum işte düğünleri
*Ben böyle konuşuyorum ya düğünleri sevmem de, milleti mi eğlendircem de falan filan diye, herhalde evlenirken sazlı sözlü çalgılı 40gün40gece düğün yapacam. Al diyecekler bana, o kadar atıp tuttun, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
*Evlenirsem şayet imam nikahı kıyacam önce, eğer anlaşırsak resmi nikah kıyarız. İmam nikahı ile boşanmak kolay oluyor, anlaşamazsak :)
*Yazdıklarımı genelde okumam, yazarım ve yayınlarım. Bu sefer değişiklik yaptım. Okudum da ne çok evlilik ve düğünden bahsetmişim. Başıma gelecek varda du bakalım.
*Geçen net sitelerine dolaşırken, bir kitap gözüme çarptı. David Gilmour'dan Film Kulübü, kitaba anında aşık oldum zaten. Tam benlik bir kitap. Okumak istemeyen oğluna tek şart koşuyor. Hafta da beraber 3 film seyretmek. 2 günde bitirdim kitabı. Daha bir anlamlı seyretmeye başladım filmleri. Eğer çocuğum olursa bende film seyrettirmeye karar verdim.
* Bu arada bilenler bilir. İlk seyrettiğim film sinemada Ümit Besen'den Islak Mendil'di. Büyük bir travma geçirdim. O travmayı atlatmak için sürekli film seyrediyorum.
*Film seyrettirmenin en zoru, senin sevdiğin filmi,filmi verdiğin kişinin filmi sevmemesidir ki, anlatamazsın da. Bu beni çok üzüyor.
*Size film koleksiyonumu göstereyim mi :)
*Güzel olduğunuz kadar küstahsınızda bayan
*Yaz ayının gelmesi ile birlikte balkonlarda yaşayan iki ayaklı hayvanuslar ortaya çıktı. Bunlar geceleri sadece ama sadece geceleri ortaya çıkıp anıra anıra konuşurlarki, uyumak bir rüyadır. Bunların yüzünden zar zor uyuduğunuz kısa uykunuzdan kalkıp işe gittiğinizde, gece göremediğini rüyaları gündüz iş yerinde görürsünüz. Dün gece 0000-0030 saatleri civarı eve gelirken sessiz sakin ve derin düşünceler içinde, bu balkonlarda yaşayan hayvanuslardan biri affedersiniz gaz çıkardı ve iğrenç bir sesle, derin düşünceler içinde olan ben birden aklımı çıldırdım korkudan. Domuz çıktı sandım.
*İğrenç seslerden bahsetmişken çok ilginç bir haber okudum. Dünya kupası ile birlikte son zamanların ünlü çalgı aleti haline gelen vuvuzella-vızıltella klasik müziğe de girmiş, gözümüz aydın. Girdiyse klasik müzik dinlemeyi bırakıyorum.
*Şimdilik bu kadar. Çömelsem mi ayakta mı dursam karar veremedim. Çömelince zaten kısa olan boyum daha da kısalacak. Ayakta durayım ben en iyisi.
*İnsan öylece sakince dururken, içinde fırtınalar kopabiliyor.http://fizy.com/#s/1f9xba
*Vedric kaçar olmadan deli

Hiç yorum yok: