
Kardeşim ve ben. En masum günlerimizde, kirletilmemiş, kirlenmemiş, tamamen saf ve doğal. Köye gidiyorum bir kaç gündür. Eski fotoğrafları bulup geçmişe yolculuk yaptım biraz. Ve bir kaç foto da çaldım annemin albümünden, haberi yok resimleri alıp taradığımdan, yüklediğimden, paylaştığımdan, kızıyor. :) Nazar değeceğini düşünüyor herhalde. Değdiren zaten değdirmiştir zaten anne dedim. Belki de teğet geçmiştir, bilmiyorum. Pastadaki mumlara bakılırsa 7 yaşına giriyorum. Hayal meyal hatırlıyorum bu anı. Okumayı öğrenmiştim, kimse öğretmeden, yaşlılara öğretilen okuma yazma programından ve okumuştum, annemin şaşkın bakışları eşliğinde, kimbilir neler umut etmişti. Özür dilerim anne büyük adam olamadım. İnsan yaşlandıkça geçmişi daha çok düşünüyor oluyor sanırım. En azından benim için öyle.
Köye gidiyorum. Çok fazla geçmediği halde köyde çocukluğum sanki 33 yıldır köydeyim. Köyün huzurunu seviyorum. Sessizliğini, beynimi boşaltıp ateş böceklerini seyrediyorum. Ben hiç ateş böceği görmemiştim. Gördüm ve büyülendim. Onları seyrediyorum, cırcır böceklerinin şarkılarını dinliyorum, gözlerim kapalı, beynim boş gece yarısı ve hava serin, bu serinliği de seviyorum. Üşümek, sadece hafiften esen rüzgarı hissetmek, ateş böceklerinin, cırcır böceklerinin şarkılarıyla, ışıkla dansını seyretmek gerçekten keyif verici. Eskiden köye gitmeyi sevmezdim. Şimdi daha çok seviyorum. Aradığım sessizliği ve huzuru buldum orada. Sanırım her şey bittiğinde, adımın anlamını gerçekten taşımaya başladığımda köyüme yerleşeceğim.
Foto hakkında not: Bir arkadaşımın yorumu: " Sizin göbekli olacağınız o zamandan belliymiş. Pastaya bakışlara bak :) "