25 Ağustos 2010 Çarşamba

Günlükten Notlar 13

*Merhaba
*Sevgili Atilla Atalay'ın karakteri Eray'ın uşağı Sebastian, Atilla Atalay, Eray'ı yazmayı bırakınca, bana geldi. Bir deri bir kemik kalmış, aç susuzmuş.Acıdım aldım. Aş verdim, iş verdim. Şimdi bana sadakatlerini sunuyor. Artık benim uşağım.
*Sebastian, artık az da olsa kitle sahibiyim, kapıları kapat, okuyuculara servis yap, başlıyoruz.
*Göbeğim beni terketti, en azında bir kısmı. Biliyorum ramazan diye böyle yapıyorsun. Ramazandan sonra döneceksin. Göbek lütfen evine dön, baban seni çok özledi.
*Barrak Obama Meksika Körfezi'nde yüzmüş ve "Ben yüzüyorum bakın, sizde yüzün" demiş. Bir yerden tanıdık geldi mi? Radyasyonlu çay, yasaklı youtube... Hatırladınız? Zeki bir kitlesiniz.
*Marka takıntım yok demiştim daha önceki notlarımda. Gözünaydın Türkiye yeni bir marka geliyor. Marka takıntım olmadığı için bunu da almayacağım tabii ki. Sıkı durun markanın ismini açıklıyorum. RTE. Hala takıntınız var mı?
*KPSS olayını biliyorsunuzdur. Aynı evden karı koca, arkadaş, akraba vesaire 120de 120 net yapıp yüzyılın olayına damga vurdular. KPSS soruları evlere servis ediliyor herhalde. Yakında yapılacak olan KPSS soruları varsa rica edicim gönderin. Olanlar varsa mail atsınlar adresimi vereyim.
*Yemeyi neden çok sevdiğim neden yemek yapmaya çalıştığım anlaşıldı. Geçmiş hayatımda Fransız aristokratlarına yemek yapıyormuşum. Aşçıymışım efenim. Herhalde en iyi yaptığım şey pastaydı ki "Ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin" lafı sayemde çıktı.
*Geçmişte kimdiniz, hangi ünlüye benziyorsunuz diye testler vardı bir ara. Hangi ünlüye benziyorsunuz da coni dep çıktım. Akıllara zarar. Coni Dep beni görse döve döve kendine benzetir herhalde.
*Anaam notlar 13 olmuş. Uğursuzluk. Rakam takıntıları vardır ya bir çok insanda mesela 23 filminde Jim Carrey hayatındaki 23lere takar. Pi filminde yahudiler bir rakam ararlar. Sırrın yazılı olduğu rakamlar. Bizde 19 mucizesi vardır. Burdan çıkan örneklemelerle diyecem ki aklıma başka bir örnek geldi. Geçen sene Devlet Bahçeli 40ıncı yıllarında şöyle bir hesap yapmıştı. 2009 çık ortadaki 2 sıfır 2+9 ne eder 11
bunu tut 2009 çık aradaki 2 sıfırı 29 29+11 eşittir 40. Bu bir tesadüf olamaz dedi. Şimdi bende diyorum ki benim doğum tarihim 16/06/1976 çık baştaki rakamları sondaki rakamları tut ne oldu 666. 666 nedir şeytan. Anaaam içime şeytan mı girdi yani? Cihan Ünal'ı çağırın. Zemzem suyuyla gelsin. İçimdeki şeytanı çıkarsın.
*Demokrasi neydi?Demokrasi iyilikti, demokrasi dostluktu, demokrasi emekti. Demokrasi neydi? Demokrasi bitaraf olmaktı, bitaraf olmazsan bertaraf olmaktı demokrasi.
*Çocukken zannettiklerim; divan edebiyatını, divanda oturup birbirlerine şiir ya da kitap okudukları edebiyat zannederdim. Sir ağda yı sör ağda olarak okuyup, sörü ağdanın markası zannederdim. Sir ne hala bilmiyorum ama.
*"kızlarla ilk tanışmada etki garantisi olan meslekler CEO'luk, barmenlik, ajanlık, gurmelik, F1 pilotluğu ve astronotlukmuş." Sevgili arkadaşım Stuven'ın twitinden arak yaptığım bir haber. Yeni mesleğim astronotluktur efenim. Zaten hep uçuyorum. Zor olmaz yani yerçekimsiz ortamda uçmak. Aslında gurmelikte bana göreymiş hee. Boyna ye boyna ye, hem göbeğim mutlu olur, hem ben. Bana giden yol midemden geçer.
*"Hayatı komedi sayanlar, son espriyi iyi düşünsünler" demiş Seleneca, güzel demiş. Bize de düşünmek düşer. Fakat ben hayatı komedi saydıkça hayat feci şekilde üstüme geliyor."Bu gerçek, bu gerçek" diye bağırıyor ve sıçrayarak uyanıyorum.
*Korku İmparatorluğu Kısa Film; Bitaraf ve bertaraf oldukları için Çaki ve gelini ayrılsın. Çakinin gelinine Fredi aşık olsun. Fredi ile Çakinin gelini evlensin. Tiffanyde kahvaltı yaparken, Orphan'ı görsünler. Çocukları olmayan ikili Orphan'ı evlatlık alsınlar. Orphan'ı alıp Transilvanya'daki evlerine dönsünler. Mutlu mesut geçirdikleri yağmurlu ve şimşekli bir akşam kapı acı acı çalsın. (Kimsenin uğramadığı eve kapıyı acı acı çalan kimdi, evi nerden bulmuştu, Fredi den ve gelininden ne istiyordu. Yoksa kızları Orphan'ı almaya mı gelmişlerdi, hepsi daha fazlası gelecek bölümde)
*Kapıyı ört Sebastian, okuyucuları arka kapıdan çıkar. Nihat Doğan yanaşmak üzere. Çabuk Sebastian "Şöhretli kadınlarla çıkarım ama asla evlenmem" dedi ve gitti. Şimdilik tehlike geçti Sebastian.
*Sakin günler dilerim. Dans etsin herkes http://fizy.com/#s/1mh3ls

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Günlükten Notlar 12


*Merhaba
*Moccha Freppicino İtalyan mafya babası ismi gibi. Bir moça frepiçino alabilir miyim? Kendisi İtalya'da efendim.
*Garo Mafyan'dan da kıllanmışımdır yıllardır mafya mıdır acep diye.
*O değil de benim Moka yapmayı öğrenmem lazım. Moka basmadan.
*Dizi oyuncuları, diziler bittikten sonra niye hala dizideki isimleri ile anılır acep bir bilen var mı?. Behlül kız arkadaşıyla yemeğe gitti, Bihter alışverişe çıktı. Ferhunde tuvalete girdi gibi benzeri haberler olur ya da bize ne. Ne demek istiyor değerli magazin muhabirleri.Açıklasınlar lütfen.
*Dengesizliğimin sebebini yaşadığım yıllara attım. Ben dengesiz değilim. Yıllar beni dengesizleştirdi evet.
*Çok acayip bir çocukluğumuz oldu. Herşeyin hızla olup bittiği, levisların, marlboraların ülkemize girebildiği, serbest piyasa ekonomisinin çıktığı yıllarda ergendik. Bir çok arkadaşım Levis501 almak isterdi, alana kadar bir taraflarını yırtarlardı. Aldıktan 2 gün sonrada pantolonu yırtarlardı.
*Hiç marka takıntım olmadı. Ama Marka takıktım Markın Mark olduğu zamanlarda. Hey gidi günler heyy!!!(Olacak olacak biraz daha çalışman lazım kelimeler üzerinde)
*"Dünyaya tekrar gelseniz ne olmak isterdiniz?" "Kesinlikle tekrar ben olarak gelmek isterdim." Yalaaan.Tekrar aynı hayat mı? Ne banel. Hiç kimse tekrar aynı kişi olarak gelmek istemez bence dünyaya. Neden aynı kişi olarak gelelim ki manyak mısınız? En azından ben istemem.Manyak mıyım? Ne olarak gelirsen gel hep senin yanındayım dedi göbeğim. Odun dedim, budağın olurum,dedi.
*Jerry Lewis filmleri izlemeyi özledim. Jerry ile büyüdük biz. Ne filmlerdi onlar, kahkahalar attırırdı. Her ne kadar onun yerine geçen Jim Carrey varsa da hiç kimse bir Jerry Lewis gibi olamaz.
*Takunyalı Führer; medyada okuduklarına anlam veremeyip, anlamlandırmak isteyenler için,tesadüfler, rastlantılar benzerlikler okuyun. Yepyeni Bir Hayat; veda bile etmeden babası tarafından yetimhaneye bırakılan bir kız, gelecekte ismini çok duyacağımız bir isim sanırım Kim-Sae Ron. Mükemmel bir performans.İzleyin
*Ciddileşelim biraz; "önümüzdeki yasama yılında karara bağlanacak Silah Kanun Tasarısında verilen önergeyle silah taşıma ruhsatı 2 ye çıkarıldı. Verilen başka bir önergede ise silah taşıma ruhsatı sayısı toplamda 5e çıkartılmak isteniyor. Kanun tasarısı kabul edilirse vatandaşlar ikisini belde taşıyabilecekleri 5 silaha sahip olabilecek." Ne güzel değil mi silahsızlanma için birileri zamanında o kadar bir tarafları yırttıktan sonra gelinen nokta 5 silah. "Burası Teksas-Türkiye, macera dolu Türkiyeeee""Haydi silahları göreyim silahları, haydi silahlar şanpiii"
*Eşyalarım bana yamuk yapıyor evdeki modemim bana bozuk. Bana bozuk yeni aldığım şeyleri de etkiliyor. Ben yokken dedikodumu mu yapıyor nedir.
*Önemli olan boy değil soydur soyyy dedi. Soya bakacaksın dedi pek muhterem devlet büyüğümüz. Önemli olan soyu boyu değil işlevi dememek için zor tutuyorum kendimi. Ahanda dedim. Hii! Ağzıma acı biber sürerim kendimin
*Oğlunuz ne iş yapar? Bir şirkette soyağacı
*Gerçi o bana değil ama http://fizy.com/#s/123xd7
*Eh fizyden anladığınız üzere sayfanın kapanma vakti. Öperim ve kaçarım. İbibikler ötmeden ordayım

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Günlükten Notlar 11

*Merhaba
*Sanırım az meşhur olmaya başladım.
*Benden daha meşhur olmaya çalışan biri var daha yalnız. Artık ortağım yazıları bundan sonra beraber yazacağız. Ama o çok meşhur olmaya çalışıyor. Her yere benden bir adım önde gidiyor. Önce o kendini gösteriyor sonra ben. Benden daha meşhur olmaya çalışan göbeğim.
*Göbeğimin önlenemez yükselişi
* Annem: Ayy oğlum ne kötü olmuş alttan sıkıyon üstten çıkıyor. Spor yap erit o göbeğini
Ben: Göbeğimle arama girme anne. Göbeğim ve ben mutluyuz.
*Göbeğim böyle giderse yakında masaya ihtiyacım kalmayacak.
*Sıcaklardan doğru dürüst yemek yiyemediğim halde göbeğimde en ufak bir değişim yok.
*Yasaklara uyarak kendime yasaklar koymalıyım. "Yasaklar koydum kendimeee" diye bir şarkı vardı sanırım hatta Ajda sölüyordu. Ama uyduruyorda olabilirim. Ama şarkı Ajdanın sesinden geliyor kulağıma. Çok uydurukçu bir insanım biliyorum.
*Çok saçma bir çocukluk geçirdiğimizi düşündükçe farkediyorum. Lak lak diye bir oyuncağımız vardı. Kiminin sapı tahta, kimininki plastiğe bağlı üçgenlerin ucunda 2 top çevirdikçe lak lak diye ses çıkardı. Aslında çok sinir bozucuydu. Ama biz zevk alırdık, annelerimizi kızdırmaya. Birde Hulohop vardı. Daha çok kızların oynadığı belde çevrilen, bende bir sürü kız kuzen olduğundan dolayı bende çevirmeye başlamıştım. Zor birşeydi zaten beceremiyordum. Becermeye başladığımda hulahopun modası geçmişti. O yüzden kıvıramıyorum.
*Yazma yetimi kaybediyorum sanırım. Ama koca ayak yeti hala yaşıyor.
*Bir kadına tacizde bulunan üst düzey yetkili görevden alındı ve savunması "Teselli amacıyla yanağından öptüm. Taciz değil gelenekseldi" Geleneklerimize çok bağlı milletiz. Öpün beni teselliye ihtiyacım var. Geleneklerimizde var bu. Evet, öpün, teselli edin beni.
*Bu sene amma boy polemiği yapıldı arkadaş. Burası boyu geçmiyor gelin.
*Herkes birbirini biryerlere havale ediyor. Kıskandım arkadaş kısa boylu ve göbekli biri olarak beni de bir yere havale etsinler, rica ediyorum.
*Değişmeyen tek şey değişimdir.Fakat bu benim güzel ve yalnız güzel ülkem için geçerli değil. Bekir Coşkun'un Dövlet isimli kitabını okuyorum tekrar. 90 yılında neyse 2010 yılında da aynı şeyleri yaşıyoruz, yaşatılıyoruz. Her nerede ve nasıl yaşatılıyorsan Türkiye'm.
*Kitapçım beni kandırdı. Sevmediğim bir yazarın kitabını sattı bana. Sonra düşündüm ki sevmesem bile okumalıyım. Onun görüşünüde öğrenmeliyim. Doğru düşünmüşüm, seviyorum kendimi. Aferin bana.
*Tüketici hakları hattına gelen bir şikayet "Kocam nişanlıyken bana çok iyi davranıyordu. Ardından evlendik. Farklı biri gibi davranmaya başladı. Kocam ayıplı mal statüsüne girer mi?" Evet girer, çok ayıplı mal hem de.Genelde biz onlara hödük diyoruz. Evlenmişsin özüne dönmüş. Prens sandığın aslında kurbağaymış.
*Haremlik-selamlık eğitime sevgili bakanımızdan destek gelmiş efenim. Bir çok ülkede kızlar ayrı erkekler ayrı okuduğunu söylemiş. Bizde niye olmasın demişmiş. Yorumumu içimden yapıyorum. Siz duymayın ayıp.
*Memeleriyle resim yapan bir ressamı okudum. İri memeleriyle yaptığı resimler internetten 1400 liraya kadar alıcı buluyormuş. Diğer ressamların ne yaptığı umrunda değilmiş. Yok ki öyle bir yeteneğim para kazanayım. Yeteneğim olsa bile doğam gereği o malzeme bende yok
*Bir çoğunuz buna karşı çıkacak biliyorum ama kimse itiraz etmesin küfür seven bir milletiz. Hem küfür ediyoruz hem de başkalarının ettiği küfürleri duymak hoşumuza gidiyor. Düşünsenize yabancılara ilk öğrettiğimiz kelimeler küfür oluyor. Çocuk konuşmaya başlayınca küfür ettiriyoruz ve başkalarına karşı söylettiriyoruz çok matah birşeymiş gibi karşılarına geçip gülüyoruz ve çocuk küfürü iyi bir şey sanıyor. Neden anlattım tüm bunları. Gözün aydın Türkiye Recep İvedik 4 geliyor.
*Bugünlerde sanırım sıcaklarında etkisiyle ben dahil herkes devreleri yakmış durumda.
*Son söz son zamanların bomba yaratan lafı "Kadın-erkek eşit değildir." Değildir tabi, kadınlar üstündür, yüzyıllardı dünyayı kadınlar yönetir perde arkasından kimse farkında değil.
*Bu da boy polemikçilerine gelsin. http://fizy.com/#s/1j65ep

3 Ağustos 2010 Salı

Biz Sana Film Çekemezsin Demedik


Hava, Su, Toprak, Ateş… Kaderleri birbirine bağlanmış dört ülkedir. Ateş Ülkesi’nin diğerlerine karşı vahşice bir savaş başlatmasıyla bir anda herşey değişir.
Koskoca bir yüzyıl geçtiği halde bu yıkım sürecini değiştirecek en küçük bir umut belirtisi bile yoktur.
Fakat günün birinde Aang adlı bir avatar ortaya çıkar. Aang hayatta kalmak ve avatarlık görevini yapmak zorundadır.

Avatar The Last Airbender'ın çekileceğini duyunca benim gibi animesinin takipçisi olan bir çok insan için heyecanlı ve meraklı bekleyiş başladı. Hayallerimiz gerçek oluyordu. Aang, Sokka, Katara,Zuko beyazperdeye taşınıyordu. Sürekli takipteydik, açıkçası yönetmeninin Shyamalan olduğunu duyunca ilk hevesim kırılmaya başladı. Daha önce 6.His, Köy gibi başarılı yapımlara imza atan Shyamalan, neden yapamasın ki diye düşündüm fakat yapımcılar benim gibi düşünmüyordu ve vazgeçmesini söylüyordu. Fakat Shyamalan ısrarla filmi çekmeyi istedi. Peki dedik belki çeker. Oyuncular yavaş yavaş belli olmaya başlayınca tereddüte düştük. Sokka yı Dev Patel oynayacaktı ve Hintli'ydi. Fakat Ateş ulusu beyazdı. O kadar kusur kadı kızında da olur dedik yine heyecanla beklemeye başladık. Nihayet herşey hazırdı ve fragmanları dönmeye başladı. Fragmanlar dönmeye başladıkça, filmin gösterim tarihini 4 gözle beklemeye başladık. Hayallerimiz gerçek oluyordu. Filmini görmek istediğimiz anime en sonunda beyazperdede boy gösterecekti. Nihayet beklediğimiz an geldi ve Avatar gösterime girdi.
Animesini izlemeyenlerin beğendiği film olmuştu Son Hava Bükücü, fakat animesinin bağımlısı olan herkes için tam bir hayal kırıklığı yaşattı. Şapşal olması gereken Sokka çok zekiydi, Aang birden herşeyi öğrendi. Toprak krallığı gemide değildi. Katara hemen su bükmeye başladı. Zuko saçlıydı ve yara izi yok denecek kadar azdı. Çay bağımlısı ve kısa boylu olan Zuko'nun amcası film uzun boyluydu ve film boyunca tek bir sefer bile çay kelimesi geçmedi. Konu çok atlamıştı ve az önce de belirttiğim gibi animesinin hayranı olan herkes için bir hayalkırıklığı oldu.
Biz sana film çekemezsin demedik Şıyamalan, sadece bildiğin türde çek dedik.