Ben eskiden (Ne çok söylemeye başladım ben eskiden, ben küçükken demeye, sanırım yaşlanıyorum) 35 yaşımda hep hayatımın zirvesinde olacağımı söylerdim. Ama sanırım inanarak söylememişim. Annem bana hep "seni 35 yaşından önce evlendirmeyeceğim" derdi. Annem sanırım inanarak söylemiş. Gerçi söylediğine şimdi pişman ama :) Bazen evlilik konusunda konuştuğumuzda dalgasını geçeriz bunun. Keşke demeseymişim öyle der. Aklıma başka bir şey geldi ve sordum. "Peki dedim göbek bağımı nereye attın" "Sanırım evde bir yere sakladım" dedi. "İşte" dedim "onun için ben evi seviyorum" "Aa" dedi "Sana her şeyi ben yapmışım" :) Bu işin esprisi tabii ki, ilk çocuk olduğumdan dolayı, tecrübesiz olduğunu her zaman söyler annem."Seni deneyerek yetiştirdik, kardeşinde tecrübe kazandık" Ama hiç bir zaman haklarını ödeyemem tabii ki.
Kabul ediyorum ki bazı şeyleri ben kendi kendime yaptım. İnatçı değildim, benden ne istenirse yaptım. Olabilecek şeyleri, başka şeylerin olmayacağını bilerek, yine de umut ederek bekledim. Ayağıma gelen fırsatları teptim. Nihayetinde beklediklerim olmadı, fırsatlarım kaçtı. Ümit etmek boşa çaba.
İyimserlik çabalarım ise boşa nafile, kendime duvarlar öreyim diyorum ama sanırım fazla kırılganım. Harcı karıştırırken ya çimentodan ya demirden çalıyorum. Kimseyi kırmayı sevmiyorum, ne savaşlardan ne kavgalardan hoşlanırım. Susmanın en büyük silahım olduğunu düşünürdüm ki bu da bir yanılgıymış. İnsanlar için susmak, büyük günah sayılıyor. Susuyorsan suçlusun. Ama insanlar acımadan, laflarını tartmadan iğneli oklarını sallıyorlar da sallıyorlar. Kimseyi kırmaya çalışmazken, kırılan hep ben oldum ve oluyorum.
Anladım ki sabır bir yere kadarmış. Artık hiçbirşeye ve hiç kimseye karşı sabrım kalmadı. Beklerken hayatımdan günler boşa gitti.
Evet 34 yaşındayım ve hayatımın zirvesindeyim, tersten
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder