17 Eylül 2009 Perşembe

Yaz Geçer


"ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda yorgun,

kirli ve umutsuz geçmisim oysa

bilmediğin bir sey vardı sevgilim

Ben sende bütün asklarımı temize çektim
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
yani yasamıslık sandığın
Geçmisim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakıslarda
gündeliğin basıbos ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu.

Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hâlâ hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,

biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Baslangıçta doğruydu belki.

Sıradan bir serüven, rastgele bir iliski gibi baslayıp,

gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan,
benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aska bedellendin:

Ve hâlâ bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün asklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek sey kalmıstı sana
Bütün kazananlar gibi

Terk ettin"


"Gittin.

Simdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.

Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana."


"Simdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.

Birbirine uzanamayan
Boslukta iki yalnız yıldız gibi

Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz

Bir zaman sonra batık bir asktan geriye kalan

iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır

ve benim su kırık dökük siirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında

Ne kalacak geriye savrulmus günlerimizden

Bizden diyorum, ikimizden

Ne kalacak?"


"Kitaplara sarılmak, dostlarla konusmak,

yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,

camdan dısarı bakıp puslu sarkılar mırıldan-mak...

Böyle zamanlarda her sey birbirinin yerini alır

çünkü her sey bir o kadar anlamsızdır

içinizdeki ıssızlığı doldurmaz hiçbir oyun..

para etmez kendinizi avutmak için bulduğunuz numaralar.

Bir askı yasatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz...

çıplak bir yara gibi sızlar paylastığınız anlar,

esyalar gözünüzün önünde durur,

birlikte yarattığınız alıskanlıklar,

korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de;

bakamazsınız aynalara, çağrısımlarla ödesemezsiniz..

dısarıda hayat düsmandır size . .

içeride odalara sığamazken siz, kendiniz

Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her sey asılı kalmıstır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir sey yapmadan oturup
kulak verdiğiniz saat tiktakları
kaplar tekin olmayan göğünüzü
geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
suyu bosalmıs bir havuz,

fisten çekilmis bir alet kadar tehlikesiz
bakınıp dururken duvarlara
bos bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi,

plastik bir çiçek, unutulmus bir oyuncak,

eski bir çerçeve gibi,

hani, unutsam esyanın gürültüsünü,

nesnelerin dünyasında kendime bir yer bulsam,

dediğimiz zamanlar gibi

kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya

zorlandığımız anlar gibi

yeni bir iklime, yeni bir kente,

bir tutukluluk haline, bir trafik kazasına,

basımıza gelmis bir felakete, iskenceye çekilmeye,

ameliyata alınmaya kendimizi hazırlar gibi

yani dayanmak ve katlanmak için

silkelerken bütün benliğimizi

ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalısırken,

ve kazanmıs görünürken derinliğimizi

Ne zaman ki,

yeniden canlanır bağıslamasız belleğimizde bir ânın,

yalnızca bir ânın bütün bir hayatı kapladığı anlar

o tiktaklar kadar önemsiz kalır

simdi hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar

denemeseniz de, bilirsiniz

hiç yakın olmamıssınızdır intihara bu kadar"


"Zamanla yerlesir yasadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamlan, önemi kavranır. Bir zamanlar anlamadan yasadığın sey, çok sonra değerini kazanır. Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır. Oysa yapacak hiçbir sey kalmamıstır artık. Mutluluk geçip gitmistir yanınızdan. Her seye iyi gelen Zaman sizi kanatır"



"ölmüs saadeti karsılastır yasayan mutsuzlukla
günlerin dökümünü yap
benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
kim bilebilir ikimizden baska?
sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmıs
bir iliskiyi, duyguların birliğini, bir askı beraberlik haline getiren
kendiliğindenliği
yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her seyi
bir düsün
emek ve askla güzellestirilmis bir dünya
simdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karısıyor orada
ölmüs saadeti karsılastır yasayan mutsuzlukla
Bunlar da bir ise yaramadıysa
Demek yangında kurtarılacak hiçbir sey kalmamıs aramızda"

4 yorum:

y. dedi ki...

ben bu şiirin hep zamanla yerleşir yaşadıkların kısmını severim... yaşarken değerini bilmediğimiz ,alalade anlardan zannettiğimiz o çok özel ,kendine has kokusu olan anlar,ayrı düşünce kendini düşündüen anlar.o yüzden varken ve yanındayken kıymet bilmek gerekir hep,yoksa duygu bile ucucu ,peri tozu gibi bişeydir nihayetinde.

cache dedi ki...

ben de hep girişini okurum nedense... heo o giriş cümlelerindedir bütün aşklarımın girişi gelişme ve sonucu..
kısa, kısacık.. ama vurulmakta öyle bir şey değilmi.. Başta insan kendisi bile hissetmez vurulduğunu , anladığındaysa ölüme çok az kalmıştır.. ılık bir kan sızar sadece..
soğur beden.. Ve ölüm.. Aşk gibi.. Aşkın bitişinden sonraki kas katı kalış gibi..

bu şiir üzerine günlerce konuşuruz aslında.. Sevgili y. , bunu yapalım bir gün mutlaka lur mu..

gölge dedi ki...

Zamanla yerleşir yaşadıklarını kısmını seninle konuşmuştuk galiba sevgili kardeşim y. Zamanın aslında bir boka yaramadığını, iyileştirmediğini koca bir yalan olduğunu konuşmuştuk yanlış hatırlamıyorsam. Hep o sadece giriş cümlelerini okuduğumuz için değil midir sevgili cache bütün gelişmeler ve istemediğimiz sonuçlar

y. dedi ki...

ne zaman isterseniz,oturup tartışalım...acılı ruhların birbirine ne faydası var görelim,kafamıza saksı atalım hiç olmazsa...