29 Temmuz 2009 Çarşamba
...
"Hepiniz öylesiniz,hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey vermeden her şeye sahip olmak istiyorsunuz. Oysa değişimin bedeli vardır. Gömlek değiştirirken sancılanmamak mümkün mü? Yitirerek kazanırsınız. Kazanmanın başka yolu yoktur. Çoğu kez yitirdiğin ya da yitirdiğini düşündüğün şeyler de, senin sandığın kadar değerli, vazgeçilmez değillerdir. Çoğu zaman bir özveri değildir bu. Sen öyle sanırsın. Bir değişmedir yalnızca. Bir banko. Çünkü ümit etmenin de bir bedeli vardır." **
26 Temmuz 2009 Pazar
...
(kucağında açık duruyordu kitap.
zamanında okumamıştım.
zamanla okuyacaktım o şiiri)
her defasında koridorun sonundaki duvarla yüzyüze geleceğini bilirsin, aynı daracık yolu geriye katedeceğini bilirsin. Yaşamımı kurutan şey bu bilebilelik oldu her zaman.
zamanında okumamıştım.
zamanla okuyacaktım o şiiri)
her defasında koridorun sonundaki duvarla yüzyüze geleceğini bilirsin, aynı daracık yolu geriye katedeceğini bilirsin. Yaşamımı kurutan şey bu bilebilelik oldu her zaman.
18 Temmuz 2009 Cumartesi
Scream
Blog dünyası ne acayipmiş. Başka bir sitede hakkımda dönenleri öğrendikçe hümanizmamdan kaybediyorum. Beni destekleyen görünenlar aslında köstekleyenlermiş. Hiçbir zaman popülerlik iddiam olmadı. Çalışmadım da popüler olmaya ama sayelerinde az popüler değilmişim. Sadece yazdım içimden geçenleri, yorumlarda anlamlar aramam gerekirmiş öğrendim ve yorum yaparken dikkat etmem.
Aşkta yaşamamak gerekiyor blog dünyasında, yazdığınız herşeyin altında anlam aramaya başlıyorlar sonra. Aşkı seviyorum, aşkın olgusunu da seviyorum. Aşk hakkında yazmam ya da aşk hakkında yazılanları paylaşmam aşık olduğumu veya hala aşık olduğumu göstermez ki. Ben bunu kimseye anlatamıyorum. Bunun için bu kadar çığlık yeter.
Aşkta yaşamamak gerekiyor blog dünyasında, yazdığınız herşeyin altında anlam aramaya başlıyorlar sonra. Aşkı seviyorum, aşkın olgusunu da seviyorum. Aşk hakkında yazmam ya da aşk hakkında yazılanları paylaşmam aşık olduğumu veya hala aşık olduğumu göstermez ki. Ben bunu kimseye anlatamıyorum. Bunun için bu kadar çığlık yeter.
3 Temmuz 2009 Cuma
Aşk Bir Fırsattır
Ya biz binde bir karşımıza çıkan dostluk, arkadaşlık, sevgililik fırsatlarını ne yapıyoruz? Aksam üstünün bir saatinde yorgun gövdemizi yaslayıp mırıl mırıl konuşabileceğimiz, omuzumuza
dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu, değerini biliyor, biricikliğini,
benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?
Yoksa hayati sonsuz,fırsatları sayısız sanıp kendimizi hep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
Karşımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışına sürerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman ayni fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını
ödetir. Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitilmeden yıprattığımız dostlukların,savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün. Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlar olması gerekenler değildir. Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir hayatımızdan kayan Yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir.
Kedilerin özel bir anini yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları "bir gün" geçmişte kalmıştır oysa; hani su karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığımız, omuzunuzun üzerinden söyle bir baktığınız sonra da boşverip "Nasıl olsa ileride bir gün tekrar karşıma çıkar."
dediğinizdir. Oysa tam da o gün bu zalim şehri terketmiştir o, boş yere bu sokaklarda aranırsınız...
dolanan bir kolun, başımızı yaslayabileceğimiz bir omuzun, belimizi kavrayan bir elin, uzun yollara dayanıklı aşkların sahibi karşımıza çıktığında tanıyabiliyor muyuz onu, değerini biliyor, biricikliğini,
benzersizliğini anlayabiliyor muyuz?
Yoksa hayati sonsuz,fırsatları sayısız sanıp kendimizi hep ileride bir gün karşılaşacağımızı sandığımız bir başkasına, bir yenisine ertelerken hayat yanımızdan geçip gidiyor mu?
Karşımıza zamansız çıkmış insanları yolumuzun dışına sürerken bir gün geri dönüp onu deliler gibi arayacağımızı hiç hesaba katıyor muyuz? Hayat her zaman cömert davranmaz bize, tersine çoğu kez zalimdir, her zaman ayni fırsatları sunmaz, toyluk zamanlarını
ödetir. Hoyratça kullandığımız arkadaşlıkların, eskitilmeden yıprattığımız dostlukların,savurganca harcadığımız aşkların hazin hatırasıyla yapayalnız kalırız bir gün. Bir akşamüstü yanımızda kimse olmaz, ya da olanlar olması gerekenler değildir. Yıldızların bizim için parladığını göremeyen gözlerimiz, gün gelir hayatımızdan kayan Yıldızların gömüldüğü maziye kilitlenir.
Kedilerin özel bir anini yakalamak gibidir kendi hayatımızdaki olağanüstü anları ve olağanüstü kişileri yakalamak. Bazılarının gelecekte sandıkları "bir gün" geçmişte kalmıştır oysa; hani su karşıdan karşıya geçerken, trafik ışıklarında rastladığımız, omuzunuzun üzerinden söyle bir baktığınız sonra da boşverip "Nasıl olsa ileride bir gün tekrar karşıma çıkar."
dediğinizdir. Oysa tam da o gün bu zalim şehri terketmiştir o, boş yere bu sokaklarda aranırsınız...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)