18 Haziran 2009 Perşembe

HOŞÇAKAL

siyah beyaz tuşlarında piyanomun
seni çalıyorum şimdi
çaldıkça çoğalıyorsun odada
sen arttıkça ben kayboluyorum

seni doğuruyorum geceye
adını koyuyorum aya bakarak
her şey sen oluyor her yer sen
ben ölüyorum

sesini duyuyorum rüyalarımda
gözlerimi kamaştırıyor ışığın
rüzgar sen gibi dokunuyor bana
ben doğuyorum

duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
dokunmuyorsun bana
sen gibi bir şimşek çakıyor
tam kalbime düşüyor yıldırımı
ben gidiyorum

...

3 nokta; derin sessizlik, söyleyecek bir sürü şeyi olupta söyleyememe. Neler saçmalıyorum böyle.
Beklediğim cevabı en nihayetinde aldım. Dudaklarından süzülen koca bir "HAYIR" . Üzüldüm mü evet üzüldüm aynı zamanda rahatladım. Rahatladım çelişkilerle uğraşmaktan yoruldum. Üzüldüm, çok savaştım, başaramadım. EVET olmasını nasıl isterdim oysa dudaklarından süzülen kelimelerin, ne yazık ki olmadı, olamadı. Sadece kafamın karışıklığıyla ve boşluğumla kalakaldım

Gitmek





Kim uçurdu kafamı acaba?
Ben kafam olmadan da yaşarım
Ellerim kollarım ve bacaklarım var
sana ulaşmak için
ve bir el bombası gibi fırlatıp
tüm kahrolası sınırları havaya uçuracak
bir kalbim...

1 Haziran 2009 Pazartesi

Scream -3-

Çok kişili yalnızlık yaşıyorum. Biri dışardan peh der gibi seyrediyor hayatımı, biri " Yeter ulaaaan!!!" diye bağırıyor, biri sessizce oturuyor bir köşede, biri sadece içiyor deviriyor şişeleri, biri sigaraları yakıyor uçuça, biri amaçsızca film seyrediyor, biri sadece okuyor, biri kafama silahı dayıyor, diğeri gelip koluma vurup silahı atıyor. Nerde benim fişim, fişimi çekip ara vermek istiyorum. Kafamdaki benimle oynayan benlerin ölmesini istiyorum